Sorması ayıp, siyaset, gitmemek üzere mi yapılır?

08 Haziran 2016 da Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan yazımda “Eskiden muhalefetteki siyasi parti iktidara gelmek, iktidardaki siyasi parti ise tekrar iktidara gelmek için çalışırdı. Yolsuzluklar ve ispat edilen yalanlar iktidarı kaybettirirdi. Şimdilerde ne yolsuzluk ne yoksulluk ne yasaklar ne de aleni yalanlar ülke iktidarını kaybettirmiyor.” demiştim.

Yine, 02 Ekim 2021 tarihinde Cumhuriyet Gazetesinde yazdığım yazıda, “iktidar gitmemek için yasal hazırlık yapıyor olabilir. Seçim Kanunu’nda internet üzerinden ve mektupla oy kullanma düzenlemesi yapıp denetimi mümkün olmayan bir seçime altyapı hazırlıyor olabilirler” demiştim.

Dün farklı bir gelişme yaşandı. Cumhurbaşkanı, Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na bir şehit cenazesine katılmak için gittiği Çubuk’ta yapılan linç girişimi videosunu izlettikten sonra da tezkereye ‘hayır’ oyu veren CHP’lilere “Siz mesajı alamadınız” dedi.

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, benzer bir olayı yaşayan İYİ Parti Lideri Meral Akşener’e de “Bunlar daha iyi günleriniz” demişti.

Bu iki ifade, saldırıya uğrayan liderlere ve milletvekillerine ve her bir muhalif kişiye karşı yeni saldırılar için zemin hazırlamak ve saldıracaklara da “Beraberiz. Çubuk’ta saldıranları nasıl serbest bıraktıysak sizi de bırakırız. Yargı da elimizde. Merak etmeyin” mesajı olarak değerlendiriliyor, tartışılıyor.

Anayasa’mızın 10. Maddesi; iktidar muhalefet ayrımı yapılmaksızın kanun önünde herkesin eşit olduğunu, 17. Maddesi; herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma hakkına sahip olduğunu, Anayasa’mızın 5. Maddesi; bu hakların korunmasının Devletin görevi olduğunu yazar.

Buna rağmen devletin en üst makamının bu tarz bir tehdit ve saldırılara zemin hazırlaması, azmettirmesi kabul edilebilir mi?
Linç insanlık suçudur.

Linç davetiyeleri çıkartmak ta öyle. Suça azmettirmektir. Birlikte suçluluktur. Türk Ceza Kanunu 38. maddesi uyarınca suça azmettiren kişi, işlenen suçun cezası ile cezalandırılır.

02 Ekim 2021 tarihli yazımda seçim kanununda değişikliklerle hukuksal bir altyapı ile “ iktidardan gitmemek” sağlanmaya çalışılacak gibi bir kaygıyı dile getirdim.
Bu arada ilginç bir gelişme oldu kamuoyu pek farkında değil.

CHP, 2019’da yapılan değişiklikle Cumhurbaşkanına, silah taşıyabilecek bazı kamu görevlilerinin belirlenmesi konusunda ucu açık, kullanım esasları öngörülmeyen bir yetki tanındığını bunun da Anayasa’ya aykırı olduğunu savunarak iptali istemiyle AYM’ye başvurmuştu..

Anayasa Mahkemesi (AYM), Cumhurbaşkanına sınırsız yetki veren yasa değişikliğinin iptal istemini, arasında AYM Başkanı Zühtü Arslan’ın da yer aldığı 5 üyenin karşı oyuna rağmen reddetti.

Yani, Cumhurbaşkanı dilediği kamu görevlilerine silah ruhsatı verme hakkına sahip artık.

Sorması ayıp; Acaba Çubuk’ta yapılan linç girişimi videosunu izlettikten sonra tezkereye ‘hayır’ oyu veren CHP’lilere “Siz mesajı alamadınız” denmesi, Meral Akşener’e de “Bunlar daha iyi günleriniz” denmesi, bu silah ruhsatı vermedeki limitsizlikle bir bütün oluşturmakta mıdır?
,
AVUKAT HÜSEYİN KARATAŞ